Bile İsteye

I

Gölgenin verdiği bir cinnet vardı – tattım
Olmadım deyince olunuyor değil

Sevgilim – beni eve götürme geceleri
Beni en çok eve, en çok geceleri

Sandığımı deş, harmanımı yak, yollara düşür
Bendeki taşra geniş odalara alışık değil

Sana bunları hep tek tek
Zemberekten birer birer geçirerek

Sevgilim – beni bağışla geceleri, en çok geceleri
Bırak oyalansın o aç kalabalık dansımda

Gövdem kederden bir tabanca
Üstünde patlayabilmez değil

Götürme beni o apansız kapana
Ev dediğin ne ki kaçtığımın yanında

Sevgilim – beni o uzun masalara, o şık salonlara
Sevgilim – beni gündüzlerden kolla

Ölülerin sazlığından geçir, annenin yanağından
Çorabı kaçık kızlar zaten sabahın değil

 

II

Sevgilim – dinle beni geceleri, en çok geceleri
Zaten nasıl akar bu dilimdeki

Pıtraklı, çoklu, ayazlı
Bendeki ses öylesine değil

Sevgilim – beni şaraba yatır geceleri
Korkularından yont, yoksulluğundan damıt

Beni süsenlere söyle, yaseminlere beni
Beni semazenlere en çok, beni en çok geceleri

 

III

Sevgilim – beni dünya say, bir üzümden soy
Pergelin döndüğü bizden değil

Seni durmadan çarptığım o ağrıyı unut
Olduğu yerde kalsın uzak – onu unut

Bir elma olup bir sokak ağzında
Kahkaha olup patlamak kulaklarında

Sevgilim – sen benim sesimden geçtin sularla
Yollarda düşürdüğün oysa cebinden değil

Öylece duran saksıda bekleyiş ne ki
Benim tozumun yanında

Düğmenin çözülüşüdür anlam
Sözdür, kime vursa öldürür

Sevgilim – eğil de bir bak bana
Yanına kıvrıldığın çoktur senden değil

Suyun da vakti yok nedense benimle akmaya
Kimse gelmeyecek işte – gecede duranı sabaha koymaya

Translation by Jo Shapcott

English version by Jo Shapcott,
based on a literal translation from the Turkish by Maureen Freely
and Özge Çallı Spike

I
The shadows were so insane I tasted them
And spoke them, though I said I wouldn’t

Love, never take me home again
Least of all to that house, and especially not at night

Empty my bottom drawer, incinerate my garden,
Fling me out like the hick I am,

So awkward in your tall ancestral halls
Which coil into each other, into you, into time

Love, forgive me at night, most of all at night:
Let me go back to the dance, the crowd

My body is a gun made of sorrow
aimed at you

Don’t snag me into your trap
This is nothing compared to what I ran from

Love, save me from those mornings,
from those long tables, those elegant rooms

You could go swimming in the marshes of death
and still dive back freely into those mornings

with the approval of your mother’s fine cheekbone,
me in my holey tights stumbling through breakfast.

II

Love, listen to me at night, most of all at night
So I can let these words fall from my tongue

Prickly threads of sound
Nothing like my voice

Love, night-times, lay me down on a bed of wine
Distilled from your poverty, poured from your fears

Tell the freesias and jasmines about me
And most of all tell the dervishes, especially at night

III

Love, see a world in me, a peeled grape
Ignore the spinning machinery outside

Forget the pain I keep pressing on you,
Let it rest, let it fade into the distance

Catch an apple, a burst of street talk, a catcall,
an explosion of laughter in your ear.

Love, you streamed through my voice like water
What you’ve dropped didn’t fall from your pockets

Waiting, I’ve gathered more dust
Than an undisturbed vase

There is meaning in an undone button
It is words which kill their targets

Love, lean into me, look at me
You touch me but you left ages ago

Even water’s too busy to flow with me
No one’s coming to put a stop to the night, to let morning in.

Additional Texts

Click here to read a literal translation by Maureen Freely and Özge Calli Spike.

 

Audio

Gonca Özmen reads Knowingly, Willingly in the original Turkish

Jo Shapcott reads the English version of Knowingly, Willingly

About This Poet:

Gonca Özmen

Gonca Özmen was born in Burdur, Turkey, in 1982. She studied English Language and Literature at Istanbul University, receiving an MA in 2008 and a PhD in 2016. Her first poem was published in 1997 and in 1999 she received the Ali Rıza Ertan Poetry Prize. Her first collection Kuytumda… Read More